Solculuk, geniş kitlelerin çıkarları için kendi durumundan fedakarlık edebilecek, paylaşımcı, sorumluluk sahibi ve (genelde) tuzu kuru insanların işidir. Solcular ağırlıkla okumuş, aydın, rasyonel kişiler olup en temel çelişkileri halka hitap etmeyi “popülist” bulmalarıdır. O yüzden genelde millet ile aynı dili konuşamazlar. Sağın ortalığı iyice batırdığı dönemlerde ve/veya sıra dışı liderlerle yakaladıkları iktidar şansı dışında genelde muhaliftirler.
Sağ özünde halktan yana değildir ama din, milliyetçilik, zenginlik hayali, ekonomik istikrar ve büyüme gibi konularda halkın nabzını iyi tutar. İş bitiricidir, göz boyar, popülizme, demagojiye zirve yaptırıp oyları/desteği toplar. Uzun vadeli denge, çevre, adalet pek derdi değildir.
Ben hayata bakış itibariyle solda dururum. Yani geniş kitlelerin çıkarı şahsi çıkarlarımın önündedir. Ancak sosyalist ekonomi modelini de gerçekçi bulmam. Öte yandan, bir iletişim profesyoneli olarak sağcıların nabız tutuşuna, söylemlerine hayranlık duyarım. Örneğin Süleyman Demirel mükemmel bir pazarlama iletişimcisidir. Babadır.
Gerçekçi olamamaları, halk ile iletişim kuramamaları, materyalist bakışları, temel insani meseleleri idrak edememeleri dolayısıyla da solcularla, yani yakın arkadaşlarımla itişir kakışırım. Bugün burada kendilerine bazı mesleki önerilerde bulunmak istiyorum. Yazının muhatabı arasında CHP’liler de var ama esas itibariyle CHP’ye yazılmamıştır.
- Gösterilerde yetmişlerden kalma ritimlerle slogan atmayı bırakın. (Baskılar biizi yıldıraaamaz türü) Bunlar tahammül ötesi ve demode. Hedeflediğiniz insanlar kulak vereceklerine rahatsız oluyorlar. Statlarda artık kimse ya ya ya şa şa şa diyor mu? Aranızda onca müzisyen var. Şöyle çağın ritimlerine, gençlerin zevkine uygun yeni şeyler geliştirsinler lütfen.
- Buluşmalarda halay çekmeyin. Normal hayatınızda hiç halay çekiyor musunuz? Halk gibi davranmaya çalışmayın, kendiniz gibi olun. Bir de protesto gösterisinde halayın ne işi var? O gelenek yetmişlerin işçi grev ve bayramından geliyor.
- Görsel malzemelerinizi yenileyin. Eskiden baskı imkanları kısıtlıydı, işlerin çoğu serigrafi ile çıkardı. Ama artık teknoloji emrinizde. Neden aynı görselliği sürdürmede ısrarlısınız? Tutarlılık dediğimiz şey bu değil. Grafik dilinizi güncelleyin. Hiçbir marka iletişiminde altmışlardan kalan fontları ve grafik ögeleri kullanmıyor. İşimiz sanat mı? diye soranlar arama motorlarında “Soviet art” ya da “socialist realism” başlıklarını aratıp ilginç şeyler bulabilirler. Her türlü kitlesel iletişimde güncel sanattan ve popüler kültürden yararlanmak mecburidir.
- Dayanışma, emek, örgütlenme, özgürlük gibi laflar kullanmayın. Halk bunları sevmiyor. Bu bağlamda ÖDP ne talihsiz bir isimdir. Bence doğrusu Ekmek Partisi olmalıydı. Her neyse. Eylem, söylem, gündem ve hatta ünlem gibi sonu –em ile biten hiçbir şey söylemeyin.
- Din ile uğraşmayın. Açıklaması yok. Sadece uğraşmayın. Nokta.
- İskandinavya referansı vermeyin. Ben de ülkemde İskandinav standardında bir demokrasi isterdim ama mesele o değil. Siz onu bir gizli hedef olarak belirleyin ama millete İsveç’i hedef gösterdiniz mi olmuyor. Sonuçta insanlar etrafına bakıyor ve çevre ülkelerde doğru dürüst seçim yapılan tek ülkenin Türkiye olduğunu görüyor. Bu size yetmiyor ama sağa yetiyor. Bunu ciddi olarak düşünün.
- Ekonomik büyüme aleyhine konuşmayın. Sizin muhtemelen tuzunuz kuru. İnsanlar ise çocuklarının iş bulacağından emin olmak istiyor. Çevre ve sürdürülebilirlik yavaş yavaş prim yapmaya başladı ülkede ama burada da gelişme aleyhtarı gibi durmayan sahici bir söylem tutturun.
- İşçi merkezli siyaset alışkanlığından vazgeçin. İşsizleri temel alın çünkü günümüzde kurumsal fabrika işçisi mutlu azınlık.
- Marx’dan da fazla medet ummayın, referans göstermeyin. Hem önerdiği model çalışmadı, hem de insanların gözünde dinsizlikle eşdeğer.
- Her inandığınızı, her aklınızdan geçeni langadank söylemeyin. Takiye yapın. Şunu düşünün:
- Seçimde başarısız olursanız hayallerinizin hiçbirini gerçekleştiremeyeceksiniz
- Başarırsanız ilk dönemde bunların %20’sini gerçekleştireceksiniz
- İkinci dönemde belki %40 ve üçüncüde %60-70 diyelim
- Fazlası hayal. AKP meclise başı örtülü milletvekili sokabildi mi daha? Bu işler kolay değil. O yüzden önce ne yapıp edip iktidar olmak lazım.
- Tartışmalarda, açık oturumlarda uzlaşmaz, keskin tavırlar takınmayın. Yetmişlerden beri prim yapmıyor bu tür kavgacı üslup. Tam tersine, “bunlar düzelmeyecek” hissi veriyor.
- Karşı taraftan hiç kimsenin konuşması, giyimi, konuşması, aksanı, İngilizcesi veya başka kişisel özellikleriyle dalga geçmeyin. Halkını aşağılayan adam durumuna düşmeyin.
- Çağın gereklerine uygun giyinin. Güncel olun, şık olun. İşçi gibi giyinmek işçinin oyunu getirmez.
- Geleneksel iletişim araçlarını, özellikle de dış mekanı (outdoor) bırakın. Sosyal medyaya ağırlık verin.