Oyun Kurmak 08.09.2011

Üç sene önce Anadolu’lu orta boy bir gıda üreticisi müşterim için yepyeni bir konsept ve ürün geliştirdik. Kültürümüzde benzeri olan bir yiyeceği daha sağlıklı ve daha lezzetli bir formda pazara sunacağız. Tüketicinin bu haliyle bilmediği yeni ürünü anlatmak ve tutundurmak için ciddi bir pazarlama çabası gerekiyordu. Planımızı satış ekibine sunduktan sonra biri kalkıp “Güven hocam, bizim sektörde bu tür işleri Unilever, Danone filan yapar” dedi ve bizim çapımızın buna yetmeyeceğini ima etti. Ben de ona pazarlamayı ve konsept geliştirmeyi Unilever kadar iyi bildiğimi, Arge’nin mükemmel bir ürün ürettiğini, patronun arkamızda olduğunu, eğer kendisinde bir eksik görmüyorsa başarabileceğimizi söyledim. Biraz zorlandık ama zamanla ürünü tutundurduk.

“Bu topraklardan dünya markası çıkar mı?” adlı kitabımı yazdım yazalı hemen her mecliste bana benim sorduğum soruyu sorarlar. Genelde şöyle cevaplarım: Coca Cola’nın yolunda giderek yeni bir Coca Cola, Sony’nin yolundan giderek yeni bir Sony olamayız. Tercihan yeni coğrafyalarda yeni şeyler düşünmemiz, yeni oyunlar kurmamız lazım. Eğer rakiplerimiz kadar iyi analiz yapıp strateji geliştirebilirsek ve sabırla uygularsak çıkmaması için bir neden yok. Tabii ki çok kolay olmayacak, bize bu pazarları tepside sunmayacaklar. Başarısızlıklardan da yılmamak, ders çıkarmak lazım.

Ancak Türk firmalarının tamamına yakını 70 ülkeye ihracat yapıp genelde fiyat rekabetiyle yarışmayı tercih ediyor. Bizim oralarda marka inşa edemeyeceğimizi söylüyorlar. Dış ticareti seksenlerde öğrenmeye başlayan sanayicilerimizden çok daha fazlasını beklemek haksızlık belki ama öte yandan bu yolda ciddi mesafe kat edenler de yok değil. Müteahhitlikteki başarılarımızı havacılık, beyaz eşya, seramik, hazır giyim vb sektörlere taşıyanların sayısı giderek artıyor. Turquality gibi dünyada eşi olmayan bir destek programı da önemli bir avantaj sunuyor. Yani isteyince ve doğru kişileri bulup doğru işler yapınca oluyor.

Öte yandan, markalaşmak için gidip incelediğim ülkelere yönelik ulusal politikalarda da benzer algı ve tepkilere şahit oluyorum. Gelişmiş batı ülkeleri tarafından neredeyse yüz sene önce kurulmuş bir oyun var. Biz bu oyunun figuranı olmaktansa yeni bir oyun kurmayı düşündüğümüzde içeride benzer güvensizlik ifadeleri ortaya atılıyor. “Ee Hocam, bu dediğinizi ABD yapar, AB yapar”. Aynı bakış açısı, aynı eziklik. Yazının girişinde yer alan gazete haberindeki yorumlar gibi. Halbuki şu sıralar sık gittiğim Orta Doğu’da ve eski Sovyet coğrafyasında yepyeni rüzgarlar esiyor. Eğer analizi sağlam yapar ve sabırla uygularsak, yeni bir dünya düzeni mümkün.

Dışişleri bakanımız Ahmet Davutoğlu ile benzer duygular ve heyecanlar yaşadığımı düşünüyorum. Kayıplara üzülsek de Mavi Marmara operasyonunu burada övmüştüm. Yakın tarihimizdeki nadir iletişim başarılarımızdandır. http://www.markam.biz/mavi-marmara-operasyonu/ O yazıdan sonra “bize bunu ödetirler” yorumları çıkmıştı ama takip eden gelişmeler bizim de oyun kurabileceğimizi gösterdi. Tabii ki işimiz kolay değil. Bize istediklerimizi tepside sunmayacaklar, sunmuyorlar. Batının yüz senede kurduğu kurumlar, sistemler, medya düzeni karşımıza engeller olarak çıkacak. BM’de birileri raporlar yazacak, filmler çekilecek, Oscar töreninde çıkıp birileri bir şeyler söyleyecek, onların amaçlarına uygun adamlar Nobel ödülleri alacak filan. Ülkemin maceralara girmesini, bundan dolayı acı çekmesini istemem. Ancak Davutoğlu’nun Stratejik Derinlik kitabını okuyunca görüyorsunuz ki bizde bu birikim var ve yapılanlar gözü kara bir cesaret gösterisi değil. Dünyada gücün doğuya kaydığı şu dönemde Türkiye bölgesinde daha aktif bir rol almak istiyor ve bunu başarırsa en büyük yararı da Türk markaları görecek. Yani olaya sunni İslam ümmetçiliği açısından bakıp karalar bağlamanın, şeriat senaryoları yazmanın anlamı yok. Bunun için de gidip biraz oralarda bulunmak gerekiyor.

Kimileri bize onu Unilever yapar, oyunu ABD kurar, İsrail buna izin vermez hikayeleri anlatacak. Onların haklı olduğu durumlar da yaşayabiliriz ama ben başımızı dik tutup oyun kurmayı denememiz gerektiğini düşünüyorum. Risk almazsak bu kaderi değiştiremeyiz. İyi analiz yapacağız, dersimizi iyi çalışacağız ve riskleri bu şekilde azaltmaya çalışacağız. Muhtaç olduğumuz kudret bir yerlerde mevcut.

Yorumlar
Bütün Yorumlar.
Yorumlar