Öğretmenlerim
İş hayatındaki öğretmenlerimizin, ustalarımızın kıymetini daha çok idrak ediyorum gün geçtikçe. Okul öğretmenlerimize “default” olarak müteşekkirizdir ama ustalarımızı onurlandırma işi genelde cenazelerinde yapılır. Bu ay, mesleki gelişimimi anlamlı ölçüde etkilemiş kişilerin listesini paylaşıyorum. Aralarından sadece Attila Öğüd’ü kaybettik. (Allah uzun ömürler versin) Diğerleri henüz hayattayken kendilerini burada anıp alenen teşekkür edeyim dedim.
Erhan Topaç
İpek Kağıt Karamürsel fabrikasında ürün geliştirmeyle uğraşan (ama aklı pazarlamada) genç bir mühendis iken beni bölümüne kabul edip hayatımı değiştiren, bir anlamda sektörün başına musallat eden kişidir. Rakamlarla konuşmanın, rakamlara hakim olmanın önemini ondan öğrendim. Matematik bilmenin bizim işte nasıl büyük bir avantaja dönüştürülebileceğini gördüm. Mesai saati kavramını onunla yitirdim. Halen Gedik Menkul Değerler Genel Müdürü.
Erdal Karamercan
Karmaşık konular nasıl basite indirgenir, iyi tanımlanmış az sayıda hedefe nasıl odaklanılır ve bu konuda gösterilen tutarlı çabalarla nasıl da hızlı yol alınır? Ve de bütün bunlar minimum stresle, güler yüzle halledilirken özel hayat ta fazla ihmal edilmez? Cevabı Erdal Bey’de. Ayrıca şirketin tüm bilgilerini çalışanlarla paylaşma, modern sunuş tekniklerinden yararlanma gibi konularda da ilk öğretmenimdir. Resmi giyim tarzım da beş yıl öncesine kadar onun çizgisinde gitmiştir. Kendisi halen Eczacıbaşı Grubu CEO’su.
Mehmet Başer
Satış teşkilatının motive edilmesi, hedeflere kilitlenip “düşmanın” üzerine salınması konusunda eşsizdir. Toplantılarda koca koca adamları avaz avaz bağırtıp gaz verdiğine defalarca şahit oldum. Ayrıca sıkı pazarlıkçıdır. Birileriyle pazarlık ederken önerdikleri beni utançtan masanın altına sokarken o bunu başı dik savunur ve çoğu zaman da istediğini alırdı. TV kanallarından koparttığı CPP’lere başka hiç bir yerde rastlamadım. Doğal olarak hala Başer Grubu’nda.
Karel F. van Brink
Bildiğim Türk yöneticiler arasında gerçek anlamda “tough guy”a rastlamadım. Kültürümüzde yoktur bu. O açıdan baktığımızda, yabancı şirketlerde çalışanların zor adamlara rastlama ihtimali yüksektir. O kişilerle çalışırken yıpranırsınız ama eğer direnirseniz iş dünyasının global gerçekleri konusunda sıkı bir deneyim yaşarsınız. Erdal Karamercan’dan sonra Karel tam bir beton duvardı. Sertti, acımasızdı. Kesinlikle yıprandım ve incindim ama bu işlerin bu kadar kolay olmadığını da ondan öğrendim. Bilendim. Globalleştim. Kendisi emekli-danışman, hala görüşürüz.
Andrea Lagioia
İş arkadaşlarınızla akşam şamata yapıp dostluğunuzu pekiştirdikten sonra ertesi gün kötü yazılmış bir raporu suratına fırlatabilir misiniz? Ancak bir İtalyan böyle inip çıkabilir. Dostluk başka iş başka lafının gerçek anlamını ondan öğrendim. Ayrıca global yöneticilere nasıl sunum yapılır, iyi bir sunum için nasıl hazırlanmak gerekir ve inandığın görüşler sonuna kadar nasıl savunulur, bunları Andrea gösterdi. Kendisi halen CP Türkiye Genel Müdürü ama daha gidecek çok yolu var. İş ilişkimiz kalmadı, dostluğumuz iniş-çıkışsız sürüyor.
Ümran Beba
Evet yaşıtım ve arkadaşım ama bu ondan da çok şey öğrendiğim gerçeğini değiştirmez. Hedefe odaklanma, istikrar, düzen-intizam. İlişkilerde seviyeyi ve iş ortamında tempoyu yıllar boyu hiç düşürmeden koruma; işte Ümran. Bir gün Frito Lay’in başına geçerse şaşırmam.
Attila Öğüd
Yaratıcı düşünme, girişimcilik, bitmez tükenmez bir hırsla yeni projeler üretme, iş aşkı ilk aklıma gelenler. Sürekli yeni yetenekler keşfetme ve onları parlatma, yükseltme adına gösterilen özverili çabalar. Ve tabii ki tarz, görgü. “Cevabınızı heyecanla bekliyorum efendim” türü mektuplar… Cennet mekanı olsun.
Serdar Erener
Serdar’ı tanımasaydım, tempoyu hiç düşürmeden bu kadar üst düzeyde düşünce üretiminin mümkün olabileceğini tahmin edemezdim. Benim zihinsel “output”umu artırmıştır kesinlikle. Bir de sabahın erken saatlerinin kıymetini sayesinde anladım. Daha önceleri “gece kuşu” idim, şimdilerde “sabah kargası”. Konu dışına çıkıyoruz ama Türk reklamcılığının fazla ilerleyememesinin önemli sebeplerinden biri de yaratıcıların işe saat onda gelmesidir. (Not: Ali Taran da altıda kalkanlardan) Serdar’ın şu sıralar ne yaptığını bilmiyorum.
Nihat Borça
Yaratıcı girişimcilik, iş ahlakı, iş heyecanı, vergi sorumluluğu ve çalışanların hakkını verme konusunda babamın kopyası olduğum söylenebilir. Ayrıca ikimiz de “para kazanmayı” bilmeyiz, ya da çok önemsemeyiz diyelim. Bağımsız çalışmayı severiz. Babam hakkında belki de kitap yazmalıyım. Haftanın yedi günü İçerenköy Alice mağazada ulaşılabilir.
Genç arkadaşlara tavsiye
Eğer meslek hayatınızın başındaysanız ve bulunduğunuz yerde en iyi sizseniz, yani insanlar gözünüzün içine bakıyorsa orayı terkedin ve size bir şeyler öğretecek birilerinin yanına girin.