İstanbul Dışı Hayat 16.10.2017

Türkiye’nin 1950 sonrası en büyük hatalarından biri her şeyi İstanbul’a yığmak oldu. Dünya güzeli İstanbul aynı anda ticaret, finans, turizm, sanayi, sanat, spor, sağlık, eğitim merkezi olma, her şeyi yüklenme derdinde. Şehrin dibinde petrokimya tesisleri, içinde limanlar, gümrükler, fabrikalarla komşu konutlar, boş beton siteler, yedi tane stadyum ve en acısı altta gömülü kalmış tarihi değerler…

Geçen sürede taşı toprağı altın gibi kıymetlendi ve bir çok kişi de sebeplendi ama neticede İstanbul ülkenin kaynaklarını tüketen verimsiz bir merkez konumuna geldi. Çünkü bu kadar yükü kaldıramıyor, İstanbul ülkeye zarar veriyor. İş dünyasının çoğu alanında İstanbul dışında ot bitmiyor. Örneğin iletişim, tasarım, danışmanlık, bilişim vb katma değerli işlerde çalışan herkes İstanbul’da. Büyük şirketlerin merkezleri,  büyük reklam ajansları, medya kuruluşları İstanbul’da. İzmir ve Bursa’daki istisnalar dışında memlekette kuvvetli yerel medya olmaması çok acıdır bence.

Futbolda şampiyonluk üç İstanbul takımı arasında gidip geliyor. İstanbul’daki enerji de üçe dörde bölündüğü için bunlar Avrupa’da ileri gidemiyor. Dönem dönem çıkış yakalayan hiçbir Anadolu takımında uzun vadeli planlar yapılmadı. Hemen yıldız futbolcular İstanbul’a pazarlandı. Onların da çoğunun kariyeri burada bitti. Kaynakları tüketen bir bataklık adeta.

İstanbul’un bu hali sürdürülebilir değil. Tüm toplu taşıma projelerine rağmen trafik bitik durumda. İnsanlar gergin, yorgun. Daha da önemlisi İstanbul’daki ev fiyatları çok yükseldi. Makul maaşla çalışıp çocuk okutan bir ailenin İstanbul’da iyi bir yaşam sürüp ev-bark alması mümkün değil. Ya babadan kalacak, ya da gayrı meşru yollara girecek.

Ancak en büyük risk olası bir İstanbul depreminde. Burada gerçekleşecek hasarın boyutu çok ağır olabilir çünkü bütün yumurtaları aynı sepette toplamış durumdayız. Atıyorum, ABD’de New York çökse ülke ekonomisi ciddi zarar görür ama Türkiye’de İstanbul çökerse ülke de çöker.

Çözüm olarak İstanbul’a özel kimlikle girilsin ya da bir gün tek bir gün çift plakalar trafiğe çıksın şeklinde garip şeyler önerecek değilim. Yapılması gereken, zaman içinde diğer bölgeleri cazip hale getirmektir. Türkiye’nin diğer kentleri nereye odaklanacaklarını netleştirip yeni bir görev bölümüne gitmeliler. Örneğin İzmir’de fabrikalar olmaya devam edecektir ama İzmir bir sanayi kenti değildir. Türkiye ağır işçilik gerektiren sanayisini orta Anadolu’ya yönlendirmelidir. İzmir başka bir şey olsun. Hollywood misali, sinema, reklam ve dizi endüstrisini İzmir bölgesine yönlendirebiliriz. Buralara büyük stüdyolar yapılması, teşvikler verilmesi ve bölgenin buna göre organize olması neticesinde iş bambaşka yerlere gidebilir.

Aslında, hiçbir şey yapılmadığı halde son yıllarda İstanbul’dan bir göç yaşanıyor. Örneğin yaratıcı endüstrilerde İzmir’e kaçış söz konusu. Antalya otellerinde İstanbul’u bırakıp gelmiş çok yönetici var ve dönmeye niyetleri yok. Eskişehir’e taşınan çok arkadaşım var. Yurt dışına gidenleri saymıyorum.

Devletin zaman zaman benzer girişimleri, kümeleme çabaları oluyor ancak bunların hiçbiri üst düzey bir irade ve entegre bir plan içermiyor. Sağlam, radikal adımlar atmak lazım. İstanbul’dan kaçış trendini hızlandıracak iş bölümü şöyle olabilir:

  1. İzmir; Yaratıcı endüstriler merkezi
  2. Antalya: Deniz-kum-güneş tatili
  3. Kayseri-Konya-Antep üçgeni; ağır sanayi
  4. Karadeniz; Nitelikli tarım ve doğa turizmi
  5. Bursa; Otomotiv ve yan sanayi
  6. Yalova; Bilişim ve start-up
  7. Trakya; Organik tarım havzası
  8. Denizli-Uşak-Manisa üçgeni; Tekstil
  9. Güneydoğu Anadolu; Hayvancılık merkezi
  10. Mersin-Elazığ-Mardin üçgeni; Yeniden yapılanacak Orta Doğu için çimento üretimi
  11. Eskişehir, Kocaeli, Erzurum; Üniversite kentleri
  12. Malatya; Doğu’nun tıp merkezi
  13. Sinop: Emekli cenneti
  14. Afyon-Kütahya: Seramik merkezi…

 

Buna paralel teşvik mekanizmaları da gerekir ama hep yapıldığı gibi OSB yatırımı değil, daha insani teşvikler düşünülmeli. Örneğin Denizli gibi bazı illerde eğitimli üst seviye yöneticiler ve aileleri için hayatı daha da güzelleştirecek konut ve sosyal alan projeleri yapılabilir.  Sanayi ve turizm bölgelerinde çalışanlarının maaşlarıyla ev alabilecekleri uygun fiyatlı siteler yapılabilir. Böyle dev bir proje Antalya’yı uçurur.

 

 

Yorumlar
Bütün Yorumlar.
Yorumlar