Eşyanın Tabiatı – 03.2004

Danışmanlar, gurular hayatı karmaşıklaştırmayı severler. Ancak onlar sofistike teoriler üretip duruken öbür yanda hayat olanca sadeliğiyle akar ve işin basitliğini kavramış az sayıda iletişimci hedefi onikiden vurmaya devam eder.

Bu yazıda hayatın basit gerçeklerini ve bunların pazarlama dünyasını nasıl etkilediğini anlatmaya çalışacağım

1.Seçme Özgürlüğü:

İniş ve çıkışlarla dolu insanlık tarihinde eğilim hep demokrasiden yana olmuştur. İnsanın doğası, seçenekler arasında özgürce tercih kullanmaya meyleder. Bunun pazarlamaya  yansıması perakendecilikte self servis süpermarketlerin gelişiminde görülür. Tüketici bir ürün alırken değişik markaları yan yana görmeyi ve kıyaslamayı ister. Bugün otomotiv, beyaz eşya, lastik, GSM gibi pazarlardaki münhasır dağıtım sistemi, yani tek markalı perakendeci bayilik bu temel motivasyona aykırı olduğu için er geç bitecektir. Güç kaybına tahammülü olmayan üretici firmalar mevcut sistemi şimdilik devam ettirseler de ilelebet direnmeleri zordur.Ortaya karışık:

Demokrasi talebiyle de bağlantılı olarak, insanlar kendilerine dayatılan kalıpları reddetme eğilimindedirler. Örneğin ilk “teypler” çıktığında herkes plakçıya gidip karışık kasetler doldurttu ancak bu tür bir çalışma biçimi müzik endüstrisi için verimli olmadığından “kaset doldurma” yasaklandı ve tüketiciler belli kalıplara zorlandı. Ta ki MP3 devrimine kadar. Şimdi piyasa tekrar olması gereken şekline dönüyor. İnsanlar kendi bilgisayarlarında kendi buketlerini oluşturuyorlar. Bunu sadece bedava olduğu için yapmıyorlar çünkü günümüzde zaman=para.

2. Erkekler Basittir

Erkeklere bir şey satmak istiyorsanız iri göğüslü top modelden daha sofistike bir şeye ihtiyacınız yoktur. Bir erkeğin Siemens Mobile SX1 reklamındaki teknenin dümeninde  (güneşlenen iki bikiniliyle birlikte) olmaktan büyük bir hayali olamaz. Eskiden, her sayfada bir “nü” ve kolayca bulunan bir tekerlek izi olan Pirelli takvimleri erkeklerin peşinden koştuğu bir efsane idi. Sonra Pirelli işi karmaşıklaştırdı ve efsane bitti. Erkeklerin ilgisini çekmenin diğer yolu da “top”tur. Kızım topa elini sürmez, oğlumun önüne bir top attığınızda 45 dakika peşinden emekler. Geçenlerde Hunca Kozmetik’in patronu “metroseksüel erkekler o kadar az ki, onlar için yatırım yapmaya hatta konuşmaya bile değmez” dedi. Metroseksüellik, konu sıkıntısı çeken elli yaş üstü Genel Yayın Yönetmenlerinin yarattığı bir kavramdır.

3. Kadınlar Karmaşıktır

Kadınları anlamaya çalışmak da konumları gereği hovardalık yapma imkanı bulunmayan elli yaş üstü Genel Yayın Yönetmeni çabalarındandır. İyi bir pazarlamacı, kadınları çözmeye çalışmaz, sadece çılgın bir hızla onlara yeni ürünler sunar. Bu ürünleri tasarlarken de derin araştırmalara gerek duymaz. Çünkü siz bir kadının beğenilerini öğrenip onun arzuladığı ürünü pazara vermeden önce o fikrini değiştirmiş olacaktır. Yapmanız gereken sadece büyük bir hızla aklınıza gelen tüm ürünleri piyasaya vermektir. O dönemde öyle bir ürüne şiddetle ihtiyacı olduğunu düşünen yeterli sayıda kadın mutlaka olacaktır. Pfizer sekiz yıldır sürdürdüğü “kadınlar için  Viagra” projesine son verdi. Sebebi “Kadınlar fazla karmaşık, kesin bir şey söylenemiyor.” diye açıklandı. Erkekler ise yılda iki milyar dolarlık Viagra tüketmeye devam ediyor.

4. Mafya kanunudur; Tek başına götürme

İnsanoğlu kıskançtır. Yaptıklarınla bilişim dünyasının patlamasında anahtar rol oynamış dahi olsan, eğer tek başına götürmekte ısrar edersen herkes altını oymak için elinden geleni yapar. Bkz. Linux’a verilen destek. Bilgisayarlar 1500 dolar iken işletim sistemi 100 dolardı, şimdi bilgisayarlar 500 dolara indi ama “yamalı Pencere” aynı fiyata. Ayıp oluyor Bill!

5. Bu da mafya kanunudur; Bölgeme girersen, bölgene girerim

Ülker süte girerse Pınar da bisküviye girer. Eti, Crax ile çerezlerden pay isterse Doritos da cipsi çayla önerir…

6.İmparatorluklar çöker

Ağır bir konudur ve muhtemelen daha derin analizler gerektirir. Ancak basit bir bakış attığımızda Roma, Osmanlı, Avusturya-Macaristan veya Hitler’in imparatorluğunun çöktüğünü görürüz. Ticari yorumu siz yapın.

7. Parayla ilgili işlerde, paran kadar adamsındır

Banka reklamlarındaki güleryüz, hizmet hikayeleri palavradır. Bankadaki tek kural “paran kadar adamsın”dır. Genel Müdürü’nü yakinen tanıdığım bir bankadan aldığım kredi kartının limitini yıllardır artıramıyorum çünkü ne kadar kazandığımı biliyor. Her türlü etkinliğe yaldızlı davetiye gelse de iş paraya/krediye gelince kurallar işler.

8. İnsanlar sadece yer-içer ve eğlenir, bir de ölümsüzlüğü arar

Birileri “internet hayata dair herşeyi değiştirdi” dediğinde de söyledim; Yeme-içme dışındaki tüm insani faaliyetlerin amacı ya o yiyeceği temin etmektir, ya da eğlencenin bir biçimidir. Barınma bu işlerin ortamıdır. Savaşmak başkasının yiyeceğini çalmaktır. Eğitime gelecekte daha iyi yemek ve eğlenmek amacıyla katlanılır. İletişim de özünde eğlencenin ya da ekmek mücadelesinin alt unsurudur. Bu kadar eğlenceli olmasaydı, belki insan nesli üremeyecekti. Ve can boğazdan gelir ya da gider… Hayatı abartmayın.

Yorumlar
Bütün Yorumlar.
Yorumlar