Marketing Türkiye’nin 1 Kasım 1991 tarihli sayısında yayınlanan ilk yazım hayatımda güzel bir sayfa açtı. O hafta aldığım şahsi tebrikler dışında, bir şirketin pazarlama bölümü görüşlerimi dinlemek için beni öğle yemeğine çağırdı. Ve şükürler olsun ki o günden beri fikirlerime/deneyimlerime değer veren birileri çıkmaya devam ediyor. Kariyerim adım adım, Marketing Türkiye ile birlikte gelişti. Bir yandan pazarlamayı öğrenirken, bir yandan da bildiklerimizi memlekete öğretmeye çalıştık ekip olarak.
2002 yılı başında çıkan ikinci yazım dergi ile büyük bir şirketin arasını açtı. Rahmetli Attila Öğüd beni kahve içmeye davet ettiğinde bu devin ilanları ve bazı projeleri kesmesi neticesinde ciddi zarara uğradıklarını söyledi. Ama bunu sadece bilgilendirme amaçlı yaptı, sitemkar değildi. O gün bugündür Marketing Türkiye dergisi hiç eğilip bükülmedi. Doğru bildiklerini söylemeye ve söylediklerinin ardında durmaya devam etti.
Başlarda düzensiz, sonra düzenli; Ama yirmi yıldır hep yazdım. Yazılar dışında, Marketing Forum’u, ilk workshop ve eğitimleri de bu çatı altında birlikte tasarladık ve hayata geçirdik.
2001-2003 yıllarında Para dergisinde yazdım. O dönem ve sonrasında günlük gazetelerden gelen teklifleri ya reddettim, ya da ilkelerde uzlaşamadık. Yazmak istediklerimi gazetelerde özgürce yazamayacağımı biliyordum. Bizim işin yapılacağı doğru adres meslek dergileridir. Marketing Türkiye’de 2002 yılında düzenli hale gelen yazarlık dönemimde istediğim her şeyi yazdım. Büyük reklamverenleri, büyük reklamcıları, hükümeti, muhalefeti, sivil toplum kuruluşlarını rahatça eleştirdim. Futboldan siyasete her şeyi yazdım, yazıyorum. Dergi yönetiminden kimse tek bir kelime etmedi, dergim hiç eğilip bükülmedi.
Zaman ne gösterir bilmiyorum ama muhtemelen ana medyada hiç yazmam. Yeni gelişen mecralarda görünürlüğümü artıracak olsam da benim ana iletişim kanalım burasıdır. Marketing Türkiye’de gündemi yakalayabildiğim sürece yazmak istiyorum. Bir yirmi yıl daha sürer mi? Emin değilim. Hayat, teknoloji, işler çok hızlı gelişiyor. Bir gün yazmayı kesersem bilin ki çağın gerisinde kaldığımı hissetmişimdir. Bu sayfanın değerini biliyorum. Şimdiye kadar tek bir satırını boşa harcamadım, bundan sonra da harcamam.
İkinci yirmi yılda da birlikte olmak dileğiyle, çok yaşa ve teşekkürler Marketing Türkiye.