Lisanslamada Doğru formül Bulundu; Ajda Pekkan for Twist 11.05.2011

Bir markacı olarak yıllardır lisanslamanın memlekette ne zaman doğru uygulanacağını merak ediyor, yapılan zayıf işleri buruk bir heyecanla izliyorum. Bazı müşterilerimize önerilerimiz de oldu ancak hiç kabul görmedi. Başarısız örnekleri gösterdiler. Biz de her zamanki misyoner sabrımızla onların işi yanlış yaptığını, ürünün üzerine artiz resmi yapıştırmanın lisanslama olmadığını anlattık.

Bu işe girdiğinizde dev şirketlerin profesyonel ekiplerince tasarlanmış parfümler, takılar, giyim eşyaları ve aksesuvarlarla yarıştıklarını anlattık. Bir Tarkan parfümünün rakibi Armani. Gülben takısının rakibi Swatch Bijoux ve Hülya çantasının rakibi Furla olarak görülmeli ve pazarlama ekipleri o titizlikle çalışmalı dedik. Sözümüzü fazla dinletemedik ve bizim tüm işlerde olduğu gibi birilerinin bunu göstereceği günü bekledik. Memlekette işler öyle yürür. Vizyoner biri yapar, gösterir. Sonra herkes sıraya girer.
Galiba o gün geldi. Ajda for Twist markası beni çok heyecanlandırdı. Öncelikle bu marka altındaki ürünleri Ajda Pekkan tasarlamamış. Firmanın profesyonel tasarım ekibi Ajda’dan esinlenerek günün beğenisine uyarlamış. Olması gereken de o. Sonuçta o ünlünün tarzından, ışığından yararlanacaksınız ama nihayetinde alan insanlar da kıyafetleri sahnede değil, sokakta giyecek.
Ajda ürünlerini alan ve satan insanlarla konuştum. Herkes olumlu şeyler söyledi. Satışlar hakkında genelleme yapacak kadar gezmedim ama umarım iyi gider ve iş dünyamız bu yeni kapıdan içeri girer. Önümüzde yeni bir alan açılır.
Bu arada, lisanslama deyince benim kast ettiğim ünlü tasarımcıların mobilya, kıyafet veya seramik tasarlaması değil. Doğtaş’ın Atıl Kutoğlu serisi gibi işler de çok değerli ve endüstri giderek daha fazla tasarımcılardan yararlanıyor ama orada kişi zaten tasarımcı. Benim lisanslama dediğim bambaşka bir alandaki ünlünün ününden yararlanmak. Bir şarkıcının, sporcunun, hatta bir haber spikerinin ismiyle başka alanlarda ürünler pazarlamak.
Bu işte iki ana koşul olduğunu düşünüyorum:
1. Ünlünün bir tarzı ve sağlam karakteri olmalı. İnsanlar ona özenmeli, onun gibi olmak istemeli, kendini onun yerine koymalı. Ayrıca ünlümüz de sevenlerini hayal kırıklığına uğratmamalı. Her zaman canlı, dinamik, ayakta ve önde olmalı, duruşunu bozmamalı ve markasının arkasında durmalı. Bu hiç de kolay bir şey değildir ve Ajda Pekkan Türkiye’de açık ara öndedir.
2. İkincisi, iş profesyonelce yürütülmeli. Parfüm ise en ünlü “parfumers”, takı ise en iyi “designers”. Ünlü yön göstermeli belki ama öncelikle tarzıyla ilham vermeli. Ürünü hedef kitlenin beğenisine ve günün teknolojisine uygun olarak profesyonel tasarımcılar yapmalı. Yoksa bir şarkıcı ne anlar işin üretiminden, ticaretinden, paketlemesinden. Kopçasından fermuarından… Haddini bilmeli.
Lisanslama işinin gelişmesi için bir de ülkede işbirliği kültürünün gelişmesi lazım. Bizde ünlüler peşin para almaya alışmışlar. Halbuki lisanslamada esas satıştan pay almaktır. Disney modeli ortada ancak bu konuda firmalarımız da yeterince şeffaf değiller. Ünlüler de biraz haklı peşin para istemekte. Zamanla gelişecektir.
Yetmişlerdeki Ajda Pekkan çarşafları çok çok öncü bir girişimdi. İlkti. O tutmadı ancak umarım bu tutacak ve Süperstarımız hepimize bir pazarlama dersi verecek.

Yorumlar
Bütün Yorumlar.
Yorumlar