Gelecek Tahminleri -5 02.2008

Yerel Medya

Dizimizin başlarında reklam sektörünün Anadolu’dan büyüyeceğini tahmin etmiş (aslında bu bir tahminden ziyade istek), sonra da “ben reklamcı olsaydım bu gelişmeye yatırım yapardım”  demiştim. Bekara karı boşamak kolay ya! O yazının esas hedefi Anadolu’da başarı kazanan reklam ajansları, eleştirdiğim konuysa bunların biraz palazlanınca İstanbul sevdasına kapılmalarıydı. Halbuki yerlerinde oturup İstanbul’dan kadro transferi yapsalar süreci tersine döndürebilirler. Aynen futbol piyasası gibi. Sonuçta herkesin kendi kararı. Ben sadece şirketimin İstanbul dışında şube açmaya oldukça yakın olduğunu belirtmek isterim. Ayıca bir reklamcı arkadaşım da (tamamen kendi fikri olarak) bir ilimize şube açmaya niyetlendi ve beni arayıp destek istedi. Anadolu’ya açılacak tüm İstanbul reklamcılarına benden açık destek.

Şimdi bir yandan bunlar olurken öte yandan makro düzeyde memleketteki İstanbul konsantrasyonu artarak sürüyor. Ve bu durum Anadolu’ya zarar verdiği gibi İstanbul’a da bir fayda sağlamıyor. Yani sıfır toplamlı bir oyun değil oynadığımız. Şu sıralar Merkez Bankası dışında, Ziraat, Halk ve Vakıflar bankalarının da İstanbul’a taşınacağı bir dönemde ben neden bahsediyorum? Bahsettiğim şu ki bu millet günün birinde on yıllardır süren körlüğü ve bağımlılığı bozacak siyasi aktörleri işbaşına getirecek diye bir umut taşıyorum. Ve bu kadrolar işbaşına geldiğinde de aklı başında herkesin gördüğü şeyi görecek, memleketi bu kadar İstanbul merkezli yapan şeyler nelerse işe onları düzeltmekle başlayacak diye düşünüyorum. Merkez Bankası’nın taşınmasına olan direnç de umudumuza artırıyor açıkçası.

Her neyse biz işimize bakalım. Memleket günün birinde bu kadar İstanbul odaklı, bu kadar İstanbul bağımlı olmaktan çıkarsa bunun işimize bir yansıması güçlenen yerel reklam ajanslarıysa diğer yansıması da güçlenen yerel medya olacak. Hepimiz yaşayıp duruyoruz. Ülkemizde yerel medya çok etkisiz. Yeni Asır gibi istisnai bir gazete (ki o da eski gücünde değil) ve de Bursa’nın ve Karadeniz’in bazı kanalları ilk akla gelenler. Sonrası yok. Bunun pratik sonucu ise ülke çapında iletişim yapacak gücü olmayan markaların veya marka adaylarının durumlarının giderek kötüleşmesi oluyor.

Bir süre sonra Anadolu sanayicisinden gelecek baskının, medyadaki yüzeyselleşmeye karşı gelişen izleyici tepkisiyle birleşerek bu dinamiği işleteceğini ve on yıl sonra çok daha güçlü yerel medya kuruluşlarımız olacağına inanıyorum. Teknolojideki gelişmeler de işi kolaylaştıracaktır.

Yine yerel markaların işini güçleştiren, ulusal markaların da bölgesel lansman/test pazarlama yapamamasına sebep olan bir unsur da güçlü yerel zincir mağazalarının olmamasıydı. Nielsen verilerine göre Türkiye’de son üç yılın en çarpıcı perakende gelişmesi alışveriş merkezleri değil, 400 m2 civarı orta boy marketlerin ağırlığını artırması ve yerel zincirlerin giderek güçlenmesidir. Ankara Makromarket, Bursa Şaypa, İzmir Pehlivanoğlu ve İstanbul Uyum marketler ilk akla gelen başarılı yereller. Bunlar büyüklerle mücadele pratiğini geliştirdiler zaman içinde. Bire bir onları taklit etmek yerine kendilerini farklılaştırıp yakınlığın avantajlarını kullanmayı öğrendiler.

Şimdi yerel zincir marketler ile yerel medya organlarının güçlenmesi, yerel yönetimlerin yetkilerinin artması ile birleşince ülkede çok yeni gelişmeler beklenebilir. Çocuklarınız kaynakların daha dengeli dağıldığı bir Türkiye’de yaşayabilirler. (Atıyorum) Üniversite kenti Eskişehir, sinema-yapım endüstrisinin merkezi İzmir, bilişim merkezi Yalova, lojistik merkezi Afyon, Borsa’nın konuşlanacağı Tekirdağ, yeni darphanenin inşa edileceği Sivas… İşte buna oynanır. Peki İstanbul kime kalacak? Yılda 50 milyon turiste.

Tabii ki altyapıda gerçekleşecek bu reformun üstyapıdaki yansıması da önce futbolda yavaş yavaş şampiyonluk sırasına giren ve şu üç büyükler kısır döngüsünü kıran Anadolu takımları olabilir. Sonra yerel reklam ajansları, PR şirketleri, araştırma şirketleri… Güzel olmaz mı?

Ben Sivasspor’a destek kampanyasına katıldım. Bu yıl şampiyon olma ihtimalleri belki %10. Hadi olsalar da muhtemelen arkası gelmez, başarı şampiyonlar ligine taşınmaz ama olsun. En azından zihinlerde “olabiliyormuş” fikri yerleşir. Üç büyüklerin başına geçip yöneticiymiş gibi poz yapanların fiyakası bozulur. İlhan Cavcav gibi tüccarlar biraz daha vizyoner iş adamı gibi düşünmeye başlarlar. Anadolu’dan birileri tüm kaynakları İstanbul için seferber etmek yerine “bu yıl da şampiyonluğa oynayalım” der. Belki.

 

Bastır Sivas.

 

Yorumlar
Bütün Yorumlar.
Yorumlar